10 Ekim 2008 Cuma

Üveysî Velî Lâdikli Hacı Ahmed Hüdâî Hazretleri (K.S)



Konya Lâdik kasabasında yaşamış ve orada vefât etmiştir.

26 sene askerlik yapmış bir İstiklâl Savaşı Gâzisidir:
Kafkas fırkaları yürüdü başa, Döküldü askerler dağ ile taşa, Elinde Kur’anı Mareşal Paşa, Çekti orduları Çakmak varıyor. LÂDİKLİ AHMED HÜDÂİ

Allah'a ve Resûl'üne olan aşkını, naçizâne odasında her akşam söylediği beyitleriyle belli etmiş bir Allah askeridir.

Söylediği beyitleri ses kasetlerine kaydedilmiştir. Yazılan birçok kitap da bu kasetlerden yazıya geçirilerek hazırlanmıştır.

Kendisini, kendisinden önce yaşamış ve hâlen vazifeyle görevde olan Hz. Hızır (a.s) yetiştirdiğinden 'Üveysî ' adı mûbârek isminin önüne yazılmıştır.

Kendisinin değişik hâllerine şâhid olan birçok kişi vardır ve hâlen bile yaşayanları bulunmaktadır.

Askerliği

26 sene askerlik yapmış bir İstiklâl Savaşı gazisidir. Kanal harekâtında İngilizlere karşı arkadaşları ile birlikte harp ederken, sağ omzundan hilal şeklinde yaralanır. En yakın dört arkadaşının kahramanlıklarını ve şehit düştüklerini ya¬ralı bir vaziyette seyreder. Sonra oraları düşman istila eder. Düşman askerleri yaralı askerlerimizi ‘ölmeyen kalmasın’ diyerek süngülerler. Bu esnada başını bir şehidin kolunun altına sokar. Düşmanlar hiç diri asker kalmadı diyerek uzaklaşıp giderler.

Askerlik Sonrası

Vatanın kurtuluşundan sonra askerden bir gazi olarak memleketi Lâdik’e dönmüş ve vefatına kadar burada örnek bir şahsiyet olarak yaşamıştır. Hayvancılık ve tarımla geçimini sağlamıştır.

Zamanının çoğunu odasına gelen misafirlerine hizmet ederek geçirmiş, onları iyiliğe ve hayra davet etmiş, kimseyi ayırmadan herkese duâ etmiş, sohbetinde katılan hiç kimseyi eli ve gönlü boş çevirmemiştir. Boş kaldığı zamanlarda dağlarda çobanlık yapmış, tarla ve bahçelerini ekip biçmekle meşgul olmuştur.

Son günleri ve vefatı

Son zamanlarında hasta yatarken "Sen gidince bizler ne yapacağız Ahmet Ağa?" diye ağlamaya başlayan misafirlerine, yataktan doğrula¬rak "ALLÂH var oğlum. Allâh var, keder yok!" demiştir. Evlatlarından birisi eline varıp, "Baba hakkını helal et" dediği zaman "Oğlum bende üç emanet var. Onları sahiplerine verirsen, hakkımı helal etmiş olaca¬ğım. Sen olmasan da onlar emanetleri alıp götürecekler. Ama sen de onları görsen iyi olur" der.
Ve tarihler 8 Haziran 1969 Perşembeyi gösterirken rahmet-i Rahman’a kavuşur. Kabri, Lâdik Kasabası mezarlığındadır.